Hammurabi kanununun genel özellikleri nelerdir ?

Hacergul

Global Mod
Global Mod
[color=]Hammurabi Kanunları: Eski Dünyanın İlk “Kurallar Kitabı” mı, Yoksa Bir “Ceza Rehberi” mi?[/color]

Hadi gelin, biraz tarihe yolculuk yapalım! Ama öyle klasik "şöyle oldu, böyle oldu" tarzı değil, daha eğlenceli bir şekilde! Ne demiştik, sonuçta geçmişi mizah yoluyla daha iyi anlarız, değil mi? Bugün sizlere eski Babil’de Hammurabi tarafından hazırlanan ve aslında günümüzün “kurallar kitabı” diye adlandırılabilecek kanunları ele alacağız. Ama merak etmeyin, tarih dersini sıkıcı bir hale getirmeyeceğim!

Hammurabi, 1700'ler civarında "hadi bakalım, ben bu Babil'de düzeni sağlayacağım" diyen, biraz da "yönetici psikolojisi" olan bir adam. Bu kanunları yazarken ne kadar stratejik, çözüm odaklı ve, evet, bazen biraz sert davrandığını göstereceğiz. Ama daha önce şunu bir kez daha hatırlayalım: Bu kanunların birçoğu, ne yazık ki sadece cezalarla ilgili. O zaman, hep birlikte bir göz atalım bakalım eski Babil’de işler nasıl yürüyormuş!

[color=]Hammurabi Kanunları: İyi Bir İşe Başlamadan Önce Efsane Bir Başlangıç[/color]

Hammurabi'nin kanunlarının bu kadar ilginç ve akıllıca yazılmasının sebebi, aslında onun herkesi bir şekilde bu kurallara uyma konusunda "şartlandırması"ydı. Bu kanunların yazıldığı taş sütunların üzerine o kadar çok "bunu yapmazsan, işte şöyle olur!" tarzında cümleler yazılmış ki, sanki eski Babil'de "kötü insanları cezalandırmak" için kurallardan çok, "nasıl cezalandıracağınız" konusunda bir rehber oluşmuş! Hani bazen modern iş hayatında duyarsınız ya, "şirket kurallarını en başta koymazsan, sonra çok işinize yarar" diye… İşte Hammurabi bunu baştan yapmış!

Hammurabi, kanunlarını duyururken bir anlamda şöyle demek istemişti: "Ben burada size adalet dağıtıyorum, kimse boş iş yapmasın, ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız." Hatta bu kurallar, çoğu zaman tam anlamıyla cezaların ödüllerle dengelendiği bir oyun gibi! Bir “ceza-ödül” sistemine dayalı düzen! Örneğin; bir adamın gözünü çıkardıysanız, o zaman sizin de gözünüz çıkacak! (Evet, bazen çok fazla stratejik düşündüğümüz için, bu kanunlarda işleri biraz "aşırı" hale getirmişler).

[color=]Erkekler ve Kadınlar: Kanunları Uygulamak ve Farklı Perspektifler[/color]

Bu kanunlarda, bazı şeyler net bir şekilde görünür: Erkekler, daha çok işin stratejik ve çözüm odaklı kısmını düşünüyor, kadınlar ise adaletin insan yönüne daha çok odaklanmış. Hadi biraz mizahi bir açıdan bakalım, ne demek istediğimi anlatayım!

Mesela, Hammurabi’nin kanunlarından birine göz atalım: Bir adamın kadınını taciz etmesi durumunda, o adamın parmakları kesiliyormuş! (Evet, kadınlar için bazen gerçekten sertleşebiliyor, ama neyse ki o kadar sert olmamız gerekmiyor) Burada, Hammurabi aslında "Erkeklerin başkalarına zarar vermesini engellemek için ne kadar çözüm odaklı olmalıyız?" diye soruyor. Evet, bazı kanunlar oldukça sert ve stratejik, ama bir anlamda da erkeklerin problem çözme yaklaşımına işaret ediyor: "Sert olacaksınız, ama çözüm üreteceksiniz!"

Peki ya kadınlar? Hadi gelin, bir örnek de kadınların bakış açısını görelim. Kadınlar, bu kanunlar sayesinde adaletin insani yönüne odaklanmış! Örneğin, bir kadın kocasını terk ederse, geri dönmesi için baskı uygulanıyormuş. Ama işin ilginç tarafı, bu tür bir boşanma durumunda kadının suçlu bulunup bulunmaması tamamen duruma göre değişiyormuş! Kadınların ilişkilerle ilgili bir kanun belirlerken empatik bir yaklaşım sergileyip, kadının ruh halini göz önünde bulundurduklarını söyleyebiliriz. Şimdi anladınız mı? Kadınlar bir konuda adalet isterken, stratejinin ve çözümün önündeki duvarları da deliyor!

[color=]Kusurlu Kanunlar: Her Şeyin Sonunda Bir “Ama” Var![/color]

Hammurabi’nin kanunları, o dönemin toplumsal yapısını düzenlemeye çalıştığı bir çaba olabilir. Ancak gelin görün ki, modern zamanlardaki kanunlara kıyasla o kadar çok eksiklik ve tutarsızlık içeriyor ki, eski Babil’in kanunlarını duyan bir hukuk öğrencisi büyük ihtimalle "Bununla adaletin sağlanacağına nasıl inanmışlar?" derdi. Mesela, bir kadının kocasını öldürmesi durumunda, kadının ölüm cezası ile karşı karşıya kalacağı yazıyordu. Ama işin ilginç yanı, bir adamın başka birini öldürmesi durumunda ise cezalar çok daha “hoşgörülü” olabiliyordu. Anlayacağınız, “Herkes eşit ama bazıları daha eşit” prensibi burada da devreye girmekte!

[color=]Hammurabi Kanunlarıyla Kendi “Kurallarınızı” Oluşturuyor Musunuz?[/color]

Düşünsenize, günümüz dünyasında bir “Hammurabi Kanunları” olsaydı! Şu anki hayatımızda mesela, “Eğer birisi sana trafik ışığında korna çaldıysa, 10 saniye boyunca karşılık verme hakkına sahipsin” veya “Eğer telefonunu kaybedersen, 24 saat içinde ‘bulunan’ olarak ilan edileceksin” gibi kurallarımız olur muydu? Ama şaka bir yana, belki de hepimiz biraz stratejik düşünmeyi ve bazı kuralları kendimize uyarlamayı öğrenmeliyiz.

Sizce, Hammurabi’nin kanunları günümüzde hala geçerli olabilir mi? Ya da belki “Herkesin bir çözümü olmalı, ama bunu da insani bir şekilde çözmeliyiz” mi demek lazım? Kim bilir, belki de gelecekteki büyük liderler bu eski kanunlara bakarak “Aman Tanrım, neler yapmışlar!” diyeceklerdir.

Şimdi, forumdaşlar, sizin düşünceleriniz neler? Hammurabi’nin kanunları bence biraz fazla katı ve sert, ama belki de bazı kurallar çok da değişmiyor…